Türkçe | İngilizce | |
---|---|---|
General | ||
Genel | iç durum | internal state i. |
Türkçe | İngilizce | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
Genel | iç karartan durum | downer i. | ||
The rainy weather was a real downer. Yağmurlu hava gerçekten iç karartıcıydı. More Sentences |
||||
Genel | iç karartıcı durum | rattrap i. | ||
Genel | ülkenin iç işlerini ilgilendiren (tatsız durum) | intestine s. | ||
Idioms | ||||
Deyim | iç açıcı bir yer/durum | a bed of roses i. | ||
Technical | ||||
Teknik | i̇ç i̇çe geçmiş çoklu durum çalışması | embedded multiple case study i. | ||
Gastronomy | ||||
Mutfak | (kuru biftek, un, şeker ve iç yağından yapılan) pemmikana benzer acil durum yemeği | pemican i. | ||
Mutfak | (kuru biftek, un, şeker ve iç yağından yapılan) pemmikana benzer acil durum yemeği | pemmican i. | ||
Military | ||||
Askeri | iç istihbarat ani durum raporu | domestic intelligence immediate situation report i. | ||
Askeri | iç güvenlik harekatı günlük durum raporu | internal security operation daily situation report i. | ||
Askeri | iç güvenlik harekatı aylık durum raporu | internal security operation monthly situation report i. |